17 Şubat 2019 Pazar

Hakkımızda


Firmamızın kuruluş amacı piyasada ihtiyaç olan fakat uygulanmayan reklamlama tiplerini piyasaya en uygun şekilde motive etmek başarılı ve amacına uygun tanıtım yapmaktır. Reklamlama için uyguladığımız reklam çalışmaları yeni sistemlere ulaşmak için sürekli devam etmektedir. amacımız reklamlamada dikkat çekmek ve farklılığa ulaşmaktır.

Piyasada şuan faaliyette olan hareketli reklam araçlarımız yeterince dikkat çekmekte ve ilgi odağı olmaktadır. bu araçlar çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.

araçlarımız yapıları gereği şehir merkezindeki trafiğe açık ve kapalı bütün alanlara girebilmektedir. yine araçlarımız reklamlama dışında stand hizmetide vermektedir. araçlarımızı sunum aracı olarak da kullanma özelliği vardır.

Firmamızın çalışmaları dahilinde isterseniz el ilanları dağıtımı da yapabilmekteyiz.

Firmamız tanıtım amaçlı her nevi broşür el ilanı, insört dağıtımlarınızı en güvenli şekilde yapmaktadır.

Aynı zamanda firmamız soğuk sunum çantalarımızla ve sıcak sunum matiklerimizle her istediğiniz alanda her hangi bir enerjiye ihtiyaç olmaksızın kişisel sunum yapabilmektedir.



  
 
 
 
 
 
 
 
 
 


 
 

1 Ocak 2019 Salı

Diyaloglar.


https://www.facebook.com/Kuryeciyiz-1785636805034238/



Kuryeci(+) ile vatandaş(-,*) arasında geçen, aynıyla vâki konuşmaların tapeleri.


İMZA SİRKÜSÜ VAR MI?
- Sadece imza atsak olmaz mı?
+ Olur. Bir de imza sirküleri alayım o zaman.


İMZA MİMZA ATMAM
Canik, Karşıyaka...
- İmza mimza atmam. Telifon lümeresi de vermem.
+ O zaman mektubunuzu da almayın.


AYAK MI SAKAT YOKSA KAFA MI?
Canik, Belediye Evleri…
Apartmanın 2. katında teslimattayım. Dışarıdan bir ses:
- Aaa ne güzel bisiklet!?
Koşarak aşağı iniyorum. Bisikletimin üstünde 17-18 yaşlarında bir genç;
+ Hayırdır hemşerim. Sana ait olmayan bisiklete ne hakla biniyorsun?
- Abi, ayağım sakat. Büfeye kadar gideceğim.
+ Zamanım yok. İşim var.
- Olsun. İki dakkalığına.
+ Bilader bak görüyorsun sepetteki evrakları… Akşam oluyor, onları sahiplerine teslim etmem gerekiyor.
- Al onları o zaman....
Adam kafaya koymuş bir kere...
Elimdeki lokasyon cihazını farketti.
- Polisi mi arayacaksın?
+ Gerek yok. Fotoğrafın şu an zaten lokasyonlu olarak polisin ekranında!...
- Abi özür dilerim. Şaka yaptım.
+ Ben de, ben de!...


NE PATIRION
Canik, Karşıyaka... Tamirhane yazıhanesi;
+ Falanca kişi var mı?
- Var. Ne yapacaksınız?
+ Mektubu vardı. (Deyip mektubu şahsın önüne, masaya bırakıyorum.)
- (Şahıs sinirleniyor.) Adama bak ya!. Ne öyle hemen masaya bırakıyorsun mektubu? Bir sor bakalım, kimdir? Nerededir? Yürü git içeri sor!....
+ !?...

İZLENİMLER:
1-) Patron olduğu belli. Sekreterlik yapmak ağırına gitmiş; Öyleyse bir sekreter tutmalı.
2-) Nasıl bir patron ise dışarıdan gelen yabancıları işletme içine salarak, içeride çalışanların motivasyonunun erozyona uğramasına göz yumuyor.
3-) Çalışanına ait bir evrağa sahip çıkmayarak, çalışanına değer vermediğini gösteriyor.
4-) Öfff.


MEKTUP
Zarfı eline almış, evirip çeviriyor.
-Neymiş bu?
+ Mektup!...
- Nereden geliyor?
+ Nasıl yani?
- Kim göndermiş?
+ Üzerinde yazıyor.




OĞLAN KAYIP
- (Anne üzgün bir vaziyette) Oğlum evde yok. Gitti gelmiyor. Nerede olduğunu da bilmiyorum.
+ Üzülmeyin inşallah tez döner. Ben mektubunu "taşındı" ibaresiyle iade ederim.
- Sağol. Güle güle.
* (Binadan çıktım. Sokaktayım. Aynı dairenin camından sarkan biri) Abi, bana ver. Mektubu ben kendisine ulaştırırım.


MEKTUP SENDE NE ARIYOR?
Canik, Karşıyaka… Bir inşaat müteahhitinin yazıhanesi

+ Efendim mektubunuz var.
- Bu sende ne geziyor?
+ !?
- Nerede buldun bunu?
+ !!!???
- Kimden geliyor bu?
+ Filan banka. Üzerinde yazıyor.
- Tamam da sende ne arıyor bu mektup?
+ Efendim firmadan aldım dağıtıyorum.
- Postacı mısın sen?
+ Hayır Kuryeci.

+ Ben bir kuryeciyim.
- Buyrun.


GİNE Mİ DEĞİŞTİ
Teslimatla meşgulüm. Komşu camdan komşusuna sesleniyor.
- Gııı kim uu?
* Postacı elleem.
- Gine mi değişti postacı.
+ Ben postacı değilim, kuryeciyim.


ZİLE DOKUNMA!..
- Niye zile basıyorsun?
+ Efendim mektubunuz var.
- İstemiyorum kardeşim, rahatsız edilmek is-te-mi-yo-rum.
+ Özür dilerim. "Zile basmayın." diye yazarsanız bir daha basmayız efendim.



ÖTEKİ BİNA
Çarşamba, Çay Mahallesi…
- Evet. Kime aradınız?
+ Bu numarada oturan filanca var mı?
- Burada öyle biri yok. Sen git öteki apartmanlara sor.


BİZE DE VER
- Amca ne dağıtıyorsun? Bize de versene.
+ Çocuklar bunlar adresli. Sahiplerine teslim ediyorum.



MERAK
- İmza atmam.
+ O zaman teslim edemem.
- Bir baksak içinde ne var?



NE VAR?
Canik, Gülsan.
- Ne var? Niye resim çekiyorsun?
+ Mektubunuz var.



MEKTUP
Kapı zilini çalıyorum. Balkondan:
- Ne var?
+ Mektup.


NE BAKIYON?
Sokakta adresi bulmak için kapı numaralarına bakıyorum…
- Hayırdır hemşerim, ne bakıyon?
+ Adres arıyorum.



NİÇİN?
- Kim o?
+ Kuryeci.
- Ne var?
+ Zarfınız var.
- Niçin?



KAPIYI AÇAMAM
Canik, Karşıyaka Mah.
Sokak kapısı açık. İçeri girip 3 kat merdiven çıkmışım. Daire kapısının ardından bir ses:
- Kimsin?
+ Kuryeci.
- Kapıyı açamam. Aşşa in, dışarı çık. Camdan seni bir göreyim önce.


İMZA ATSAK
Tekkeköy... Ünlü bir mobilya mağazası;
+ Kanıt için firma telefon numarasını rica edebilir miyim?
- İmza atsak olmaz mı? Kimse telefon numarasını vermek istemez.
+ Bizde imza sirkünüz yok ki...


NE KAĞIDI
İlkadım, Yaşar Doğu Mahallesi,
Fırıncının mektubunu vereceğim. Amcamın biri, fırının önüne atmış sandalyeyi kaykılıp oturmuş.
Bisikletin sepetindeki zarflara doğru kaş, göz, dudak hareketleriyle ışmar ederek;
- Bu keetler ne?
+ !?...
- Ne keedi onlar?
+ Zarflar, mektup. Gördüğünüz gibi evrak dağıtıyorum. Burada postacılar böyle mi karşılanıyor?
- Bilelim yani. Belediyeci mi, maliyeci mi? Ceza keedi mi, değil mi?



DÜKKANA BİR ŞEY OLURSA
- Niye fotoğraf çekiyorsun?
+ Efendim bu fotoğraf makinesi değil, lokasyon cihazı; uydu takipli dağıtım için.
- Olsun. Fotoğraf çekemezsin. Dükkanıma bir şey olursa senden bilirim.



İYİCE PİŞSİN
İki kat merdiveni çıkmışım. Daire kapısı açılınca büyükçe bir poşet içindeki tencerede "kıymalı malzemesi" olduğu kokusundan belli paket bana uzatılırken içeriden bir ses;
- Kızım iyice kızarsın ve pişkin olmasını söyle.
+ Mektubunuz var buyurun.
- Anne gelen postacıymış.
(Kuryeci değil de pideci olarak malzemeyi alıp gitse miydim?



KURYECİLER TOPLUM HİZMETİNDE…
Çarşamba ilçesi, Hasbahçe mahallesi...
112 acil ambulansı aynı yerden iki defa geçti. Üçüncü geçişte durup bir kuryeci olarak bana aradıkları adresi sordu. Elimdeki kroki üzerinde göstererek tarif ettim.



TÜM BLOKLARA BAK
- Hayırdır, kime bakmıştın.
+ B blok 30.daire. Ama aradığım kişi tanınmıyor.
- Blok adları değişti. Sen diğer blokların da 30. dairelerine bak.
( Toki "B1" tipi bloklarından 5 tane var.)



ADI BATASICALAR
Zile bir kez basılıp beklendi. Cevap gelmeyince ikinci kez basarken aynı anda "kim o?" sesi duyuldu. Yaşlı bir teyze;
- Hay kaybana kalasıca zile niye basıp basıp duruyorsunuz, "cimsun sen?"
+ Kuryeciyim. Özür dilerim. Bir daha mektup da getirmem, zile de basmam, bu mektupları da geri götürüyorum.
- Dur bakım ne mektubuymuş onlar?
+ Buyrun bakın.
- Panka mı? Adı batasıcalar, çocuğumu yiyip bitirdiler. Taha "na uçun" bize posta gönderiyorlar.
- Tamam efendim kabul etmeyebilirsiniz.
+ Yok yok, bakacağım ne diyorlarmış.
- Zarfı açarsanız kabul etmiş olursunuz.
+ Tamam alayrum.


KAMYONCULARA TEL.
Gülsan Sanayi Sitesi…
Doğru adrese geldiğimi kanıtlamak için iş yeri tabelasından telefon numarasını yazıyorum;
- Hoop hemşerim n'oluyo!..
+ Efendim doğru adrese geldiğimi kanıtlamak için telefon numaranızı alıyorum.
- Yazamazsın!...
+ Ama kamuya açık bir bilgi bu.
- Ben onu kamyoncular için yazdım.


TELEFON NUMARASI BİLMİYORUM
- Ne bu?
+ Mektup.
- Eşime danışmadan alamam, telefonla bir sorayım.
+ !...
- Tamam. Al dedi.
+ Bir telefon numarası söyler misiniz, geldiğime dair.
- Telefon numarasını bilmiyorum. İmza atsam olmaz mı?
+ ?!...


GEÇMİŞ OLSUN
"Dayak zoruyla site görevlisi yapılmış" birisine elimde kuryesi olan bir site sakinini soruyorum. Dairesini söylüyor. Gidiyorum, cevap veren yok. "Dayak zoruyla site görevlisi yapılmış"ın kapısını tekrar çalıyorum.
- Ya kardeşim demin geldin. Gerekeni söylemedim mi ben sana da tekrar geliyorsun kapıma.
+ Abi cevap veren olmadı.
İki eliyle birden bir yerlere bir şey sokar gibi yaparak ve yüksek sesle;
- Posta kutusuna sok bırak, git.
+ Abi kendisi ya da ilgili birine vermem gerekiyor.
- Görmüyor musun halimi. Bana ne ya. Sizinle mi uğraşacağım ben.
+ Abi geçmiş olsun!


KURYECİLER TOPLUM HİZMETİNDE…
(Bir başka gün ve yer.)
- Anneee!..
- ?!...
Üst katların birindeki adresin postasını teslim ettikten sonra aşağı inerken ağlayan çocuk sesinin hala devam ettiğini fark etmem üzere karşı dairenin ziline basarak, komşusunun evinden ağlayan çocuk sesinin geldiğini söyledim. Kapıya çıkan adam hemen telefonla işte çalışan komşusunu aradı. Mesele anlaşıldı.
Çocuğu emanet ettikleri biraz büyük olan iki kardeş bebeği uyurken evde bırakıp markete gitmişler. Zaten tam o sırada koşarak gelip içeri girdiler.




DAHA NE KANITI İSTİYOSUN
Canik, Hasköy Mahallesindeyiz...
- Neymiş bu?
+ Mektup efendim.
- Kimden? (Zarf Elinde ve üzerinde bankanın kocaman kırmızı fontlu adı yazılı.)
+ x Bankası.
+ Haaa!...
- Bir telefon numarası verebilir misiniz?
+ Ne için?
+ Teslim ettiğime dair kanıt için.
- Tamam teslim aldım ya daha ne kanıtı istiyorsun?
+ ?!....


GİT GİT. YİNE BUYUR
Canik, GOP
-Necisin sen?
+Kuryeci.
-Ne kuryesi?
+Posta
-Ne dağıtıyorsun?
+Mektup
-Ne mektubu?
+Sigorta, banka...
-Bi bakabilir miyim?
+Sahipleri var.
-Bize yok mu?
+Bu binada falancaya vardı, verdim. Başka yok.
-O benim oğlum.
+Başka sorunuz yoksa gidebilir miyim?
-Git, git. Yine buyur.
+!!!?



KURYECİLER TOPLUM HİZMETİNDE…
- Anneee!..
+ ?!...
Dış kapı açık. Apartmana girdim. İlgili daireden ağlayan bir çocuk sesi.... Zile bastım... Ağlayan çocuk kapıya geldi. İçeriden doğru hem kapıya vuruyor hem de "Anneee" diye ağlıyor.

Komşu daireden yardım istiyorum. Meğer annemiz çocuğu evde bırakıp komşuya gitmiş. Çağrım üzerine evine koştu.




BOYALI BİNA
- O taşındı.
+ Peki teşekkür ederim.
- Ama nereye taşındı bir sorsana.
+ Gerek yok. Bu bilgi yeter.
- Bir insanlık edip yeni adresine götürsen olmaz mı?
+ Adres değişikliği varsa düzeltilsin.
- Tamam düzeltsinler. Ama sen götür ver. TOKİ sitelerinin yanında boyalı bir bina var. Orada sor, gösterirler.
+ !?..



AZ BEKLE GELİYORMUŞ
- Ben teslim alamam. Beyime bir telefon edip, sorayım.
+ !...
- Az bekleyin kendisi geliyormuş.
+ Şu an nerede?
- Kirazlık'tan çıkmış, yoldaymış.
+ !!!..
(Nereden baksan en az yarım saatlik mesafe.)

KAYNAK: Kuryeciyiz


12 Eylül 2013 Perşembe

Reklâm Veren Küçük Şirketler Satışını Katlıyor



Son dönemde bir biri ardına ulusal Reklâma çıkan Küçük ve Orta Ölçekli  işletmeler Reklâm dünyasının oyuncu profilini değiştiriyor. 2005 yılında  ilk kez ulusal Reklâma çıkan şirket sayısı bir önceki yıla göre yüzde 120 arttı. Uzmanlar ise 4 bin KOBİ"nin televizyon Reklâmı hayal  ettiğini ve Reklâma çıkan rakiplerinin neler yaşadığını merak ettiğini söylüyor.

Son dönemde Reklâm dünyasında küçük ve orta ölçekli işletmeler sıkça boy göstermeye başladı. Muratbey Peynileri, Yağmur Mobilya, Ufo Istıcı, Kemal Kükrer Sirkeleri, Nazo, Şahin Sucukları, Netto gibi onlarca firma ilk kez ulusal televizyonlara Reklâma vererek bir üst lige çıkma hedefinde.

Uzmanlar bugünkü durumun buzdağının görünen kısmı olduğunu söylüyor. Reklâmcılar Derneği’nin verilerine göre de 4.000"e yakın KOBİ, ulusal Reklâma çıkmanın hesabı içinde. 2005 yılına baktığımızda ilk kez Reklâm verenlerin sayısında da bir önceki yıla göre azımsanmayacak bir artış söz konusu. Bileşim-İnt"ten alınan bilgilere göre 2005 yılında 723 firma ilk kez ulusal basına Reklâm verdi. Bu rakam 2004"te 250, 2003"te ise 180 idi. İletişim uzmanları marka yaratmak için çok stratejik bir dönemin içinde bulunulduğunun altını çiziyorlar. Özellikle bulundukları bölgede köklü ve kaliteli üretim yapan firmaların patlama noktasına ulaştığını söyleyen iletişim uzmanı Hayri Cem"e göre birçok firma doğru bir Reklâm stratejisi ile de kısa sürede bir üst lige çıkabilir.

Yerel Rekabet Bitiyor
KOBİ"lerin ulusal yayın organlarına Reklâm vermeleri, rakiplerine ve çevrelerindeki diğer firmalara cesaret veriyor. Yerel platformda yıllardır rekabet ettiği firmayı, akşam  televizyonda izleyen rakip üretici de ertesi gün işe gittiğinde "biz de mi Reklâm vermeliyiz" sorusuna yanıt aramaya başlıyor.

Bunun son dönemdeki en güzel örneklerinden birini Şahin Sucukları oluşturdu. Sucuk ve pastırma denildiğinde ilk akla gelen şehir olan Kayseri"de, üretim yapan firma, verdiği Reklâm ile bir anda yıllardır meşhur olan Kayseri Sucuğu"nun ilk markası olma şansını yakaladı. Reklâmcılar Derneği Eski Başkanı ve İnvivo Reklâm Ajansı’nın sahibi İzmir Tolga firmanın Reklâmında Kayseri markası olduğunu vurgulaması ile Kayseri sucuğu denildiğinde akla gelen ilk markalardan biri olma şansını yakaladığını söylüyor. Tolga şimdi Kayseri’deki diğer üreticilerinden Reklâm hazırlığına giriştiğini de sözlerine ekliyor.

Lig Atlamak Çok Da Zor Değil
Tolga’ya göre, Türkiye"deki birçok küçük ve orta ölçekli işletme çok büyük potansiyele sahip olmasına rağmen sırf cesaret edemediği için Reklâm vermiyor. Oysa altyapısı ve üretim kalitesi ile yüzlerce firma doğru bir Reklâm stratejisi izlenerek Türkiye ve dünya çapında tanınan markalara dönüşmeleri işten bile değil. Bununla birlikte Reklâm dünyasına çok hızlı girişler yaşandığını anlatan Tolga, bu yıl ilk kez Reklâm veren firmaların ortak özelliklerini araştırdıklarını ve çok ilginç sonuçlarla karşılaştıklarını ifade ediyor.
Tolga"ya göre son dönemin yeni markaları bölgelerinde çok uzun seneler faaliyet göstermiş, köklü ve kaliteli üretim yapan firmalar. Birçoğu da doğru bir Reklâm stratejisi ile de kısa sürede bir üst lige çıkabilmeyi başardı. Tolga bunun en güzel örneklerinden birinin Eskişehirli Kemal Kükrer markasının olduğunu anlatıyor. "Örneğin bugüne kadar adını duymadığımız Kemal Kükrer Sirkeleri, Eskişehir"de 91 yıldır faaliyet gösteren bir firma. Bölgesel olarak çok iyi bir imaja sahip olmasının ötesinde, bu firma bir asra yakın süredir ayakta kalmışsa, zaten Türkiye genelinde de rahatlıkla başarıya ulaşacak demektir. Burada olan sadece kendine güvenerek sahneye çıkabilmek.

Patronlar Kendi Senaryosunu İstiyor
Anadolu"nun marka olmaya aday girişimcileriyle, İstanbul"un Reklâmcılarının buluşmaları kolay olmuyor. Toplantılar çok bilmiş Reklâmcılar ile dediğim dedik patronlarının kapışması şeklinde yaşanıyor. Ancak son sözü parayı veren söylediği için KOBİ Reklâmlarının tamamına yakınının senaryosu patronlar tarafından çiziliyor.

İletişim uzmanları bu durumu çok da tehlikeli görmüyor. Hatta ekliyorlar Sakıp Sabancı"nın, Vehbi ve Rahmi Koç"un, Sabri ve Ahmet Nazif Zorlu"nun ilk Reklâm denemeleri de böyle olmuştu. Zaten Reklâm dünyasına ilk kez adım atanların hayali de Türkiye"ye örnek olan bu şirketler olduğunu düşünülürse doğru yolda olduklarını söyleyebiliriz. Ancak KOBİ"lere yönelik uyarılar genellikle Reklâm stratejisinden ziyade Reklâma çıkıp çıkmamaya hazır olma süreci ile ilgili.

Hürriyet Gazetesi Yazarı Ali Atıf Bir, "Reklâm verip de ürünü rafa koymazsanız paranızı çöpe atmaktan başka bir şey yapmış olmazsınız" diyor. Bu uyarıyı, sadece iletişim uzmanları değil benzer yollardan geçerek başarıya ulaşmış sanayiciler de vurguluyor. KOBİ"lerin en fazla örnek aldığı sanayicilerin başında gelen Zorlu Grubu"nun patronu Ahmet Nazif Zorlu, sadece Reklâm vermekle marka olunamayacağının altını çiziyor. "Üretim kalitesi ve altyapısı kötü olan firmaların boşuna Reklâm vermesin. Reklâm en son aşamadır. KOBİlerin büyük bölümünde bu hatayı görüyorum" diyen Zorlu marka hedefi olan işletme sahiplerine şu tavsiyelerde bulunuyor. "Öncelikle kaliteli bir üretim yapacaksınız, iyi bir pazarlama ağınız olacak. Ürünleriniz raflarda olacak, stratejik düşünmeyi iyi bileceksiniz ve makro ekonominin nereye doğru aktığını tahmin edebileceksiniz. Komşu firma Reklâm verdi benim de vermem lazım mantığıyla bu iş yürümez. Başarı için onlarca etkenin aynı anda bulunması gerekiyor. En son aşamada da iyi bir Reklâm ile kendinizi tanıtacaksınız.”

Hamama Giren Terler
İletişim uzmanları, “nasıl bir Reklâm yapmayalım” sorusunu kendine soran firmalara, ilk uyarısı iyi bir Reklâm ajansı ile çalışın oluyor. “Hamama giren terler” diyen Ali Atıf Bir “ulusal çapta Reklâma çıkılacaksa, yerel mantıkla hareket eden Reklâm ajansı ile başarıya ulaşılması zor. Kaliteli, iyi referansları olan ajansları tercih etmek gerekiyor”

Kayseri Sucuğunun da Markası Oldu
Şahin Sucukları, 50 yıldır Kayseri"nin bilinen markalarından biri. Firma, Erciyes Dağı’nın eteklerinde geçen bir mangal keyfinin konu alındığı ve "Made in Kayseri" sloganı ile tamamlanan Reklâm ile firma bir anda markalar ligine yükselmeyi başardı. Şahin Sucukları Genel Müdürü Salih Fazlıoğlu 50 yıldır üretim yaptıklarını ve kendi bölgelerinde tanınan bir firma olduklarını söylüyor. Fazlıoğlu, ulusal Reklâm maceralarının bir inat uğruna doğduğunu anlatıyor. Gıda terörü ve merdiven altı firmalara kızdığını söyleyen Fazlıoğlu, "Son 10 yıldır ulusal Reklâma çıkmayı düşünüyorduk. Ama bu biraz da gözü karartma meselesi. Sonunda cesaretimizi topladık, bütçemizi hazırladık ve yola koyulduk. İlk Reklâm senaryosunu ben yazdım. Daha sonrakilerini ise İstanbul’daki bir ajansa devrettik. Reklâmda Kayseri"yi vurgulamamızın sebebi Kayseri sucuğunun kalitesinin dünyaya mal olması ile ilgili" diyor. Fazlıoğlu Reklâmın satışları yüzde 50 artırdığını da sözlerine ekliyor. Şahin Sucukları Reklâmı için uzmanlar, kalitesinin tartışılır olduğunu ancak verdiği mesajın firma açısından çok faydalı olduğunu söylüyorlar. Nedeni ise Reklâmın iyi bir imajın üzerine oturtulması. İzmir Tolga"nın Şahin Sucukları’nın Reklâmı için görüşleri söyle "Sucuk ve pastırma denilince akla Kayseri geliyor. Bu Reklâm sayesinde Kayseri sucuğu denilince de akla Şahin Sucukları gelecek. Bu firma açısından oldukça önemli bir avantaj. Firma verdiği Reklâm sayesinde bölgedeki rakiplerine ciddi bir fark attı."

25 Saniye Çektiler Para Yetmeyince 3 Saniyesi Yayınlandı
"Var mı Nazo gibisi" Reklâmını ile Nazlı Gıda, aromalı toz içecek sektöründe adini duyurdu. Firma geçen yıl Reklâm sayesinde yüzde 50"nin üzerinde satış grafiği gösterdi, bu yılda hedef yine yüzde 50 büyümek. NAZO, Ülker ve Nestle gibi dev rakiplerin olduğu bir pazarda kendi markasıyla ön plana çıkma çabasında. 2005 Reklâm bütçesi 2 milyon dolar olarak gerçekleşti. Firmanın Reklâmları bu yaz tekrar ekranlarda olacak. Nazo İçecek"in sahibi Ethem Kurt, ilk çektikleri filmin 25 saniye olduğunu söylüyor. Ancak Kurt kanalları dolaşınca fiyatlar karşısında şok olunca Reklâmın kısala kısala 3 saniyeye düştüğünü sadece bir slogan olarak kaldığını anlatıyor. "Marka yoksa, satış da yok" diyerek markasını güçlendirmeye çalıştığını ve Yurtdışına da açıldıklarını söyleyen Kurt, "Afganistan"da bu ay içinde Reklâmlarımız dönecek. Ürünlerimiz Afganistan"da vitamin niyetine satılıyor. Burada 25 saniyelik Reklâm filminin tamamını yayınlayacağız" diyor.

91 Yıl Sonra Kükredi
Sirke markası Kemal Kükrer, ilk kez verdiği televizyon Reklâmlarıyla bir anda markalar liginin üst sıralarına çıkmayı başardı.  Kemal Kükrer, aslında 91 yıllık bir sirke markası Ancak bu kadar eski bir marka ismini ilk kez bir Reklâmla duyuruyor. Büyümenin yolunun Reklâmdan geçtiğini anlayan firma 2 milyon dolarlık Reklâm bütçesi ayırarak pazara girdi. Reklâm filmini de Sinan Çetin"e çektirdi. Firma Reklâm vermeden önce doğru bir strateji izleyerek üretim gamını da genişletti. Bugün "Kemal Kükrer" markası 20"den fazla ürün ile raflarda yer alıyor. Firma üretim hacmini genişletmek için yatırım hazırlığında.
2005"te üretimini yüzde 60 artıran firma ihracata ağırlık verdi. Firmanın yeni Reklâm filmleri de çekilecek.

UFO Dudullu"da Küçük Bir Firmaydı
Son dönemde KOBİ"ler arasında Reklâm ile büyümeye örnek gösterilebilecek firmaların başında Dudullu Organize sanayi Bölgesi"nde faaliyet gösteren NNR Elektrik Sanayi geliyor. Işık ile ısıtan UFO marka ürünlerinin tanıtımında "Havuç" karakteri ile tanınan Furkan Kızılay’ı oynatan ve prime time denilen Reklâm fiyatlarının en yüksek olduğu saatlerde bütün ulusal kanallara Reklâm veren NNR Elektrik, simdi devler liginde kendine yer arıyor. Oysa firma 2003 yılına kadar KOBi statüsündeydi. İletişim uzmanları NNR"in başarısını sadece Reklâma indirgemiyorlar. Ürünün kalitesi ve ürüne kolayca ulaşabilmek de firmanın başarısını artırdı.

Reklâm Ajansları Hakkında Yeterli Bilgileri Yok
Araştırmacılar Derneği"nin KOBİ"ler üzerine 2005 yılı için yaptığı araştırmaya göre, pazarlama faaliyetlerinin büyük bir parçasını yüzde 57´lik bir oranla Reklâm yapmak oluşturuyor. Yüzde 35´i işyerinde herhangi bir Reklâm departmanı olmadığını, Reklâm ajanslarıyla çalıştıklarını belirtiyorlar. Televizyon aracılığı ile Reklâm veren KOBİ´lerin oranı yüzde 16 civarındayken, katalog yüzde 38, dergi ise yüzde 45 ile ilk sırada yer alıyor. Reklâm veren KOBİ´lerin beklentileri arasında yüzde 47 ile satışları artırmak ilk sırada yer alırken, yüzde 31 ile markayı, firmayı, ürünü daha çok duyurmak, yüzde 13 ile hedefe ulaşmak, yüzde 12 ile yeni bir portföy oluşturmak diğer başlıklar olarak sıralanıyor. KOBİ´lerin üçte biri Reklâm ajansları hakkında bilgi sahibi değilken, ajanslardan memnun olduğunu dile getirenlerin sayısı yüzde 37 seviyesinde seyrediyor. Verdikleri Reklâmın anında satışlara yansımasını bekleyen KOBİ´lerin sayısı ise yüzde 47 oranındayken, TV´de Reklâm vermenin işyerleri için önemli olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 54.

30 Ağustos 2013 Cuma

Afiş Nedir?


AFİŞ Kelime bakımından Fransızca kökenli olan afiş; Reklâm ya da propaganda yapmak, bir duyuru iletmek amacıyla halka açık yerlere asılan genellikle resimli, basılı kağıt; duvar ilanı.

Afişler tasarım ve sanat kaygısını eşit ağırlıkta olduğu grafik ürünlerdir.

Dışavurumculuk, Art Nouveau, Art Deco, Bauhaus uluslararası tipografik stil gibi modern sanat ve tasarım akımlarının çağdaş afiş dilinin gelişimine büyük etkisi olmuştur.

Büyük boyutlu dış mekan afişleri, duvar yüzeylerine ve ilan panolarına asılır.

İç mekan afişleri ise lobi, salon ve koridorlarda kullanılmak üzere tasarlanan daha küçük boyutlu afişlerdir. Dış mekan afişlerinin izlenme süresi kısadır. Buna karşın, iç mekan afişleri daha uzun süre incelenebilir.

Afişin izlenme süresi, tasarım aşamasında dikkate alınması gereken bir kriterdir.

Afişler üç ana gruba ayrılır:

1) Reklâm Afişleri: Bir ürün ya da hizmeti tanıtan afişlerdir. Beş sektörde yaygın olarak kullanılırlar: 
a) Moda, 
b) Endüstri, 
C) Kurumsal Reklâmcılık, 
d) Basın-Yayın, 
e) Turizm.

2) Kültürel Afişler: Festival, seminer, sempozyum, balo, konser, sinema, tiyatro, sergi ve spor gibi kültürel etkinlikleri tanıtan afişler bu gruba girer.

3) Sosyal Afişler: Sağlık, ulaşım, sivil savunma, trafik, çevre gibi konularda eğitici ve uyarıcı nitelikteki afişlerin yanısıra, politik bir düşünceyi ya da siyasi bir partiyi tanıtan afişler ise sosyal afişler grubunda yer alır. Afiş Tasarımında Değerlendirme Kriterleri Mesaj: Tasarımcı; afiş aracılığıyla vereceği mesajı açıklığa kavuşturmalı, verilmek istenen bilgiyi mümkün olduğunca dolaysız bir biçimde aktaracak görsel bir sistem oluşturmalıdır